sıfırdan



Kültür bugünkü hacmini büyük oranda batı Marksizm’i geleneği içinde kazandı G. Lukacs, W. Benjamin, A. Gramsci, W. Reich, M. Horkheimer, H. Marcuse, T. Adorno, E. Bloch, L. Goldman, J. P. Sartre, F. Jameson yirminci yüzyıla tartışmasız çok büyük bir düşünce mirası bırakmışlardır

1960-1970’lerde değişen düşünce biçimleri bir anlamda Marksizm’e tepki olarak çıkmıştır. Bu eleştirel bakış açısı düşmanca değil, değişen dünyaya dair dostça bir karşı duruşu içeriyordu. Claude Levi-Strauss, Marksizm’in kendi uzmanlık alanı olan antropolojiye pek katkı sağlamadığı görüşünde olan bir Marksistli. Marksizm tarihöncesi kültürü ve mitolojiyi anlamak ve yorumlamak açısından fazla yeterli değildi. Foucault, Marksizm’i iktidar, cinsellik sorunlarına ilişkin yeterli bulmayan yine de Marksizm ambiyansı içerisinde yoluna devam ediyordu. Derida’nın yapı-bozumcu kuramı da yine kendi ifadesiyle radikalleştirilmiş bir tür Marksizm’dir. Bir anlamda tüm bu düşünürler Marksizm’le beslenirken çalışma alanlarında gördükleri yetersizliklerden ötürü Marksizm’i terk etmeden ona teğet geçen bir başka yol arayışı içine girdiler. Sovyetlerin Çekoslavakya’yı işgali, Doğu bloğunun izole ve yasakçı dünyası Marksizm’i batı dünyasında lekelemeye başlamıştı. 1968’de Fransa ve İtalya’da patlak veren öğrenci ayaklanmaları sosyalist düşüncenin batı dünyasındaki yükselişini temsil etse de 1950’lerin ekonomik krizinden çıkan Amerika başta olmak üzere dünya hızlı bir üretim ve sermaye büyümesi sürecine girmişti. Vietnam savaşı ve ona olan tepkiler savaşan değil daha çok her şeyi barışçı protestolarla çözmeye meyilli çok renkli “çiçek çocuklarını” ortaya çıkarmıştı. Kuzey Amerika çıkışlı bu karşı hareket Avrupa’dakinden çok farklıydı. Çiçek çocuklar her ne kadar farklı bir karşı duruşa sahip olsalar da hızlı bir apolitikleşme sürecini de beraberlerinde getirdiler. Fakat somut olarak Marksizm’im asıl erozyonunu Berlin Duvarının yıkılması ile yaşamıştır.

Popüler Yayınlar