Leo Ferre













Ferre şarkılarında aşk teması içine serpiştirilmiş sosyal içerikli, insanı içine derinlemesine alan hikayeler saklıdır. Sizi soyut bir dünyada mavi çimlerin üzerine uzandırır, yeşil gökyüzüne baktırır. Kimi zaman İspanya iç savaşı içinde bir devrimci kimi zaman da Paris’te bir sokakta onca kalabalığın içindeki yanlız bir adam olursunuz.

Ferre sıradışı bir gözlem yeteneğine sahip olduğunu yazdığı bir çok şarkıda gösterir. Şarkı sözleri o kadar dokunaklıdır ki Ferre’nin müzisyen kimliği kadar şair kimliği de zaman içinde öne çıkar. Tüm bu özelliklerine karşı Ferre hiçbir zaman sadece kendi yazdığı sözlerle yetinmez. Baudelaire, Verlaine, Rimbaud, Apollinaire ve Aragon gibi dönemlerinin önemli isimlerinin dizelerini kendi yazdığı müzikler ile seslendirir. Ferre bu şairlere olan saygısını ve o dönemleri anlatmak adına böyle bir dizi çalışma yaptığını söyler.










Ferre, mayıs 1968’de Paris sokaklarında esen özgürlük hareketlerinin önemli destekçilerinden biridir. Böylece anarşist kimliğini de iyiden iyiye öne çıkarır. Yazdığı şarkılarda bu kimliği ile çekincesiz bir duruş içerisinde çok sayıda muhalif şarkıya imza atar. Yaşamının son 30 yılını Fransız müziğine farklı, dokunaklı ve muhalif bir duruşla geçirir.

Leo Ferre ile yaşamını yitirdiği 1993 yılı Temmuzunda tanıştım. Orta Anadolu’da bir yerde içlerinde çoğu 68 kuşağından Fransızın da bulunduğu bir kazı ekibinde. O dönemi yaşamış olan herkes çok üzgündü. O akşam sadece Ferre şarkıları çalmışlardı, Ferre’nin şarkılarında ne anlattığını ve o dönemin sadece Fransa için değil tüm dünya için nasıl bir anlamı olduğunu sonraları daha iyi anladım.

Yorumlar

Popüler Yayınlar