BONO'nun kahkahası

BONO'nun kahkahası 

İzmir’de bir otel odasında, küçücük pencereden Alsancak limanındaki TMO’nun renkli siloları manzarası eşliğinde Türkiye’nin içinde bulunduğu saçma sapanlığa ilişkin ne yazabilirim diye düşünüyorum. Türkiye bir süredir tıpkı karşımda duran dev silolar kadar boş. İçi, içeriği organize bir biçimde boşaltılmış bir ülke var, artık sadece görünürde var olan. Bir yandan da U2’nun “Stuck in a moment you can’t get out of: Ana takılırsın, bir türlü kurtulamazsın” şarkısını dinliyorum. Şarkı aslında efsanevi grup Inxs’in, intihar eden solisti Michael Hutchence’ın ölümünden sonra yazılmıştır. Bono şarkı boyunca Hutchence’i intihardan vazgeçirmeye çalışır, ölen çoktan ölmüştür.

Bono demişken, hatırlarsanız 6 Eylül 2010’da U2’nun İstanbul’da verdiği konser AKP’nin gövde gösterisine dönüşmüş, Başbakan Bono’ya “okuduğum bir şiirden dolayı hapis yattım” demiş, bu konularda hassas olan müzisyenin gönlünü fethetmişti. Dahası Bono şimdilerde yolsuzluk nedeniyle görevinden istifa etmek zorunda kalan Egemen Bağış’la birlikte, Boğaziçi Köprüsü’nün orta yerine kadar yürümüş, kadim İstanbul’a, Asya ve Avrupa’yı birleştiren köprüden bakma onuruna erişmişti.

Her şey köprüden geçene kadar
Aslında Bono biraz da star kaprisiyle köprüde yürümek istemiş, yürüyüşün izinlerinin alınması sırasında devlet erkanı Bono’ya dahil olmuştu. Bono bu isteği reddetse de iş işten geçmişti. Çünkü İstanbul 2010 konserin gerçekleşmesindeki en büyük destekçiydi. Anlayacağınız Bono köprüden geçene kadar Egemen Bağış ve arkadaşlarına dayı demek zorunda kalmıştı. Dahası aktivizm konusunda dünya markası olan Bono’nun boğaz köprüsünde yürüme hayali AKP’ye özgürlük propagandası olarak geri dönmüştü. Konser tarihinden 6 gün sonra, bugün büyük ölçüde içinde bulunduğumuz durumun oluşmasına neden olan 12 Eylül Referandumu gerçekleşecekti.

Düşünsenize, AKP’nin Avrupa’daki yıldızı henüz sönmemiş, darbecilerle hesaplaşacağını söyleyen iktidar aynı zamanda Oslo’da barış sürecini başlatarak Türkiye’nin en büyük meselelerinden birini çözmeye girişmişti. Ergenekon, Balyoz tam gaz devam ediyor, sözde Türkiye’deki askeri ve sivil vesayet düşkünleriyle hesaplaşılıyordu. AKP’nin tüm çabalarının demokratikleşme çerçevesinde ele alındığı o günlerde, Erdoğan’ın yanlışları görmezden gelinirken “yetmez ama evet” kampanyalarıyla AKP iktidarının demokratikleşmeyi sağlayacak eldeki yegane seçenek olduğunun altı çiziliyordu. İşte Bono tam da böylesi bir siyasi atmosferde uzun süre ayak sürüdüğü Türkiye’ye gelmişti.

Memleket mi yıldızlar mı?
Türkiye’deki U2 dinleyicilerinin tepkileri sosyal medya aracılığıyla Bono’nun kulağına gitmişti. Şarkıcı Dolmabahçe ziyaretinin yanlış olduğunu anlamış olsa gerek, Mikis Theodorakis’in menajerinden yardım istemişti. Menajer Bono’ya Zülfü Livaneli’ni önerdi. Bodrum’da tatilde olan Livaneli’yi arayarak ikna eden Bono, Livaneli’nin aynı gün İstanbul’a gelmesini sağladı. U2 sahnesinde Bono ile birlikte Yiğidim Aslanım’ı söyleyen Zülfü Livaneli sayesinde Bono eleştirileri bir nebze olsun bertaraf etmeyi başarmıştı.

Erdoğan ve kabinesi ise ayaklarına kadar gelen fırsatı en iyi şekilde kullandılar. Tam da 12 Eylül Referandumu öncesi dünyada özgürlükler konusunda nam salmış bir şarkıcının Erdoğan’la empati kurması sadece Türkiye’ye değil dünyaya da önemli bir gösteri olmuştu. Görüşmenin hemen ardından İstanbul mitingi sırasında Erdoğan “Az önce U2, Bono ziyaretime geldi. Ya neden girmiştin içeri dedi. Dedim böyle böyle, bu nedenden dolayı. Kahkahayı bastı. Çünkü alışılmış bir şey değil. Diyarbakır Cezaevi’nde, Mamak’ta, Sincan’da bunlar yaşandı. Bize de yaşattılar. Ama güzel oldu. Orada özgürlüğün tadını aldık. Orada demokrasiyi öğrendik.” demişti.

Aynı Başbakan şimdilerde özgürlüğün sadece kendisinin bekası için tahsis edilmiş bir kavram olduğuna inanıyor. Dahası bizleri de buna inandırmaya çalışıyor. Geçmişteki uluslararası desteği de artık umursamıyor. Nitekim “Twitter mwitter hepsinin kökünü kazıyacağız. Uluslararası camia şöyle der böyle der hiç ilgilendirmiyor. Türkiye Devleti'nin gücünü görecekler" sözleri Erdoğan’ın tadı damağından hiç eksik olmayan özgürlük anlayışının en güncel yansıması.

Acaba Twitter’a gelen erişim yasağından sonra Bono vaktiyle ziyaret ettiği Erdoğan hakkında neler düşündü. O da Hasan Cemal gibi “ben değişmedim, Erdoğan değişti” mi dedi. Kim bilir, belki de “yaptık bir hata, bir konser verir kendimizi affettiririz” demiştir. Her koşulda Bono bundan böyle düşüncesinden ötürü hapis yatan herkesin bir Mandela olmadığı gerçeğini kulağına küpe edecektir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar